Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | kendini verme | absorption n. | ||
Her absorption in sports will affect her career. Kendini spora vermesi onun kariyerini etkileyecektir. More Sentences |
||||
General | kendini verme | devotion n. | ||
General | kendini verme | absorbition n. |
Turkish | English | |
---|---|---|
General | ||
General | kendini tek bir amaca verme | singleness of purpose n. |
General | kendini eğlenceye verme | wantoning n. |
General | kendini düşünmeden verme/bağışlama | unselfish giving n. |
General | sinirinden, sıkıntıdan kendini yemeğe verme | comfort eating n. |
General | genellikle bomba patlatarak kendini imha ederken başkalarına zarar verme | martyr operation n. |
Colloquial | ||
Colloquial | bir konuda gereğinden fazla düşüncelere dalma, kendini verme veya odaklanma | navel-gazing n. |
Colloquial | kendini alkole verme | bottle n. |
Idioms | ||
Idioms | kendini eğlenceye verme | fast living n. |
Philosophy | ||
Philosophy | kendini toprak anaya, ekolojiye, sürdürülebilirliğe, barışa ve insan türünün devamlılığına verme | matriotism n. |